"Aşı bulundu" haberini aldığımdan beri, neşem yerine geldi. Sevgimi sarılarak belli eden birisi olmamama rağmen kucaklaşmayı çok özledim. Ne büyük bir yokluk hissiymiş meğer... Eminim, siz de özlediniz.
Artık kısa zamanda korkmadan seyahat edebileceğiz. Dışarıda sosyalleşebileceğiz. Geçmiş rutinimize dönebileceğiz.
Tabi bu arada, aşının bulunmasıyla birlikte, şu soru da gündemin en tartışmalı sorusu!
Hemen aşı olalım mı, yoksa biraz beklemek mi lazım? Yoksa hiç mi aşı yaptırmamalı?
Tabii ki her yerde bu konu tartışılıyor, tartışılacak da... Normal bir süreç…
BioNTech şirketinin Pfizer ile geliştirdiği aşının yanı sıra, aynı süreç Oxford Üniversitesi'nde de hızla devam ediyor.
Hatta Macaristan, Rusya'da bulunan aşıyı denemeye başlayacağını açıkladı bile.
İngiltere'de de hem Pfizer'ın hem Oxford'un bulduğu aşı aralıkta yapılmaya başlanacak.
Eminim şu aralar etrafımızdaki pek çok doktor tanıdığımıza aşıyla ilgili fikir danışıyoruz!
Ne yapalım? Bu aşıyı olalım mı, olmayalım mı?
Ben de, bu soruyu Tunç Tiryaki'yle olan sohbetimde ilk soru olarak sordum.
Ama öncelikle size biraz Tunç'u tanıtmak istiyorum.
Tunç Tiryaki, meşhur moleküler genetikçi Prof. Dr. Demir Tiryaki'nin oğlu.
Ablası Ayça Tiryaki İstanbul Üniversitesi'nde arkeoloji ve sanat tarihi konusunda uzman, yakında profesör olacak.
Yani aile okumaya sevdalı… Tunç'un oğlu da Londra'da meşhur Wellington College'da okuyor.
Tunç bir süredir Londra'nın en meşhur kliniklerinden biri, Codogan Clinic'te plastik cerrah olarak çalışıyor.
"Neden doktor oldun Tunç?'' dediğimde, "Zaten belliydi benim doktor olacağım" dedi.
"Fizik derslerim çok iyiydi, ya mühendis ya da doktor olacaktım. Doktor olmam babamın etkisiyle doğal olarak gelişti. Biz büyürken evimiz babamın doktor arkadaşlarıyla dolup taşardı.
Tıp fakültesine girdiğinde cerrah olup olmak istemediğini bilirsin, zaten ben de bunu biliyordum."
Tunç'un yayımlanmış pek çok makalesi, verdiği eğitimler ve ödülleri var.
O da, bir Türk doktoru olarak yaptığı işle burada başarılarını devam ettirenlerden.
Edebiyata ve spora meraklı. Aile kavramı onun için çok mühim. Sohbeti dost ortamlarında ilgiyle dinlenilen birisi. Başarı hırsı onun enerji kaynağı. Sakin ve kibar. Sanata ve edebiyata düşkün.
Covid - 19 döneminde maskenin önemini anlatarak çevresini bilinçlendirmeye çalışıyor. Uzun süre kapalı alanda kalabalık bir grupla kalmanın sakıncalarına işaret ediyor.
Şimdi gelelim meşhur soruma.
- "Sen aşı olur musun?"
Hiç duraksamadan cevabı "Evet!"
"Covid - 19 döneminde hastanelerde çok hasta tedavisinde çalıştım. Özelliklede liposuction'la yağ hücrelerini alıp kök hücre üretip akciğerlere vererek çok hasta kurtardık.
Covid - 19 bir enfeksiyon... Bir süre sonra vücut bu virüsle, kendi kendini hasarlamaya başlıyor. Bu hasarı baskılamak için immun sistemi aşırı reaksiyon veriyor. Bu duruma da "cytokine storm" deniliyor. Cytokine'ler immune hücrelerin birbiriyle haberleşmesini sağlayan sinyal mekanizması.Vücudumuzda hücrelerarası sinyal mekanizmasını sağlayan bu "cytokine"ler bir süre sonra kontrolden çıkıp, vücudumuzun immune hücreleri üzerinde bir tepkimeye yol açıyorlar. Öyle olunca da vücuttaki immun hücreleri aşırı reaksiyon verip kendilerini öldürmeye başlıyor ve akciğerlerde mukoza birikimine neden oluyor.
Onun içinde bunu baskılayıp kontrol edebilmek çok önemli. Biz bu dönemde kök hücre kullanarak bu tedavileri yaptık. Elimizde yeteri kadar kök hücre deposu olmadığı için de, yoğun bakımdaki hastaya liposuction yapıp kök hücre üretmeye çalışıyorduk.
Sonra bu kök hücreyi hastaların akciğerlerine püskürtüyorduk. Hem aşırı reaksiyonu baskılamayı başarıyorduk, hem de akciğerlerin yenilenerek vücudun kendini toparlamasını kolaylaştırıyorduk.
Kök hücre tedavileri dünyada kullanıldı. Bizim kullandığımız yöntem sanırım bize özeldi.
Bu dönem tıp dünyası kendi arasında bilgi paylaşımını daha önce hiç olmadığı kadar çoğalttı ve hızlandırdı.
- "Peki, aşı Rusya'da ve Çin'de bulunup çıktı da, batı dünyasında niye hâlâ çıkamadı?
Aralık'ta 100 milyon aşı yapılmaya başlanacak, bunlar sence şimdiye kadar zaten üretilmedi mi?
"Batıda bir ilacın lisans alabilmesi için üzerinde yeteri kadar çalışma yapılması şart. O da yapıldı bence. Şu anda prosedürel aşamada. Bu süreçler çok daha fazla bürokratik onay gerektiriyor. Sürecin uzamasının bununla ilgili olduğunu düşünüyorum. Normal bir grip aşısının deneme sayısına ulaşamamış olabilirler ama güvenilirlik limitine ulaştığını bir gerçek."
"Belli bazı genlerin çalışmıyorsa Covid - 19'a daha açık olabiliyorsun. Şimdi Covid - 19'a karşı ne kadar duyarlı olduğunu gösteren de bir test çıkıyor. Bu testi, bir ingiliz firması çalışıyor, aslında basit bir tükürük testi. Epi-genetiğine bakıyor. Bütün bunları "artificial intelligence" sistemi ile tarayıp sana riskini söylüyor."
"Genelde büyük oranda erkekler ve zenciler ölüyor. 21. yüzyılda her şey bilgiyle ölçülüyor.
Hepimizin kendi risk durumumuza göre aşıyı olup olmayacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Ama ben yine de, test sonucumda riskim düşük de çıksa aşı olurum.
Etrafında Covid - 19 geçiren yoksa, insanlar bu işi anlamıyor olabilir. Bunun şakası yok! Covid - 19 ciddi bir virüs."
- Peki şimdi, dönelim biraz da senin uzmanlık alanın; Plastik Cerrahi'ye.
Genel cerrahi ve plastik cerrahi arasındaki fark ne?
"Genel cerrahi son 60 yıldır aynı tekniklerle ameliyat yapıyor. Son yıllarda en yeni devrim ameliyatlarda kullanılan Laparoskopi tekniği. Baktığımızda apandis ameliyatları hep aynı ameliyatlar oysa plastik cerrahi de her bir hasta kendi içinde başka bir hikâyedir.
Estetik cerrahide plastik cerrahinin altında çok küçük bir cerrahi dalıdır.
Plastik ve Rekonstrüktif cerrahinin altında doğumsal veya sonradan edinilmiş anomaliler şekil ve fonksiyonel bozukluklarının giderilmesine yöneliktir.
Plastik cerrahlar, adı üstünde, yapısal şekli değiştirebilen cerrahlardır.
Kanser cerrahisi eğitiminden tut da, kopan bir parmağı dikmeye kadar geniş bir eğitimi aldım ben. Rekonstrüktif cerrahinin altında pek çok branş vardır.
Biz asistan iken plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi eğitimi alıyoruz.
Eğitim sürecimde 300 ameliyat öğrendiysem de, ben sadece bunların 5-6 tanesini yapıyorum.
Diğer birçok branş bizim alanımıza girmeye çalışıyor. Kulak burun boğaz doktoru mesela kendisine 'estetik burun cerrahı' diyebiliyor. Bu aslında esas estetik cerrahinin işidir. Genel cerrahın göğüs ameliyatı yapmaması lazım. Mesela göz cerrahı, göz çukurunu, o küreyi biliyor. Onun etrafını bilmiyor. Onun estetik ameliyat yapması uygun değil.
Göz ameliyatı yapacak kişinin tüm yüz anatomisini bilmesi lazım. Göz kapağı, göz torbası ameliyatları… Bunlar tüm yüzü ilgilendiren değişiklikler.
Kemik eriyor, yağlar eriyor ve deri sarkıyor. E deriyi kesmekle olmuyor, yüzün yaşlanmasını iyi biliyor olmak lazım.
Biz insanın göz çukurunun kemiklerinin yerini değiştirmeyi öğreniyoruz.
Bir insanın yüzünün şeklini değiştiriyorsan ya da o yüzü gençleştirebiliyorsan, onun üstündeki deriyi değiştirebilmek çok daha kolay.
Kulak burun doktorunun burun ameliyatı yapması, eğer estetik eğitimi aldıysa daha anlaşılır bir şey. Onlar burun anatomisini iyi biliyor, o yüzden daha anlaşılır.
Mesela, genel cerrahlar liposuction yapabiliyor, böyle olmamalı."
- Peki bunu biz nasıl bileceğiz?
"Hasta olarak soracaksınız; 'Plastik rekonstrüktif eğitimli bir cerrah mısın?' diye! Bu, hastanın sorumluluğu.
Onun için etrafta maalesef beğenmediğimiz çok vaka var ve bunlar bizim mesleğimizin imajını negatif etkiliyor."
Tunç'u dinlerken, itiraf etmeliyim, ona da söyledim estetik cerrahinin bu kadar önemli bir eğitim olduğunu düşünmemiştim. Hani bana daha hafif bir dal gibi gelirdi! Neticede estetik bir tarafı da olduğu için kafamda konuyu hafifleştirmişim meğerse...
Yanılmışım.
Kopan bir parmağı yerine dikmek ya da yangında hasar alan bir yüzü ameliyat etmek hayati bir şeyken, dış görünüşümüzle ilgili şeyleri değiştirme isteğimizi belki de kafamızda küçümsüyoruz.
Oysa o durumların da psikolojik baskıları düşünüldüğünde iyi yapılmış bir müdahale ile gençleşmek ya da daha iyi görünmenin nesi yanlış diye düşündüm.
- Peki senin "Hero" olarak gördüğün doktorlar kim?
"Benim için etik olan, felsefesi olan, insan gibi olan doktorlar hero'm diyebilirim. Hastaya yaklaşımı iyi olan…
Mesela Amerika'da Daniel Baker diye bir doktor var, yaptığı ameliyatı izlemek üzere kendisini Türkiye'ye plastik cerrahi kongresine davet ettik, gelirken yanında hemşiresini de getirdi. Eğitimini verdi sonra hastasının iyileşmesini beklemesi için hemşiresini burada bıraktı. Üstelik bunları, hastadan hiç para almadığı halde yaptı. Hem eğitim verdi hem hastaya baktı hem de ameliyat sonrası bakım için hemşiresini hastanın başında bıraktı. Yol parası vs. de cebinden ödedi…
Fethi Orak mesela, Atilla Oymak... Benim mesleğimin hem cerrah hem de insan olarak iyi örnekleri.
Türkiye'deki el replantasyonlarını yapan bölümü kuran kişi Atilla Oymak. Sadece çok iyi bir plastik cerrah değil, iyi bir insan.
Plastik cerrahların dünyada en çok gönüllü çalışma gruplarına giden doktorlar olduğunu söyleyerek sohbete devam ediyoruz.
Kendisi de Uluslararası Estetik Cerrahi Derneği (ISAPS)'nin İnsani Yardımlar Bölümü'nün başkanı. ISAPS-LEAP acil yardım ekiplerinin de kurucusu.
"Çeşitli ülkelerde gönüllü olarak rekonsrüktif ameliyatlara gitmek benim en zevk aldığım şey, beni çok mutlu ediyor diyor. Kazakistan'dan, Sudan'a, Lübnan'dan Suriye'ye gidip dudak damak yarığı olan, yanıklı çocukları gidip ameliyat ediyorum.
Bu beni çok mutlu ediyor.
Bizim işimizde doktorluk birinci aşamada.
İşini iyi yapan zaten para kazanıyor."
- İnsanlar niye kendini onarmaya, değiştirmeye çalışıyor?
"Bir insanın yediğine içtiğine dikkat etmesiyle, spor yapmasıyla, estetik ameliyat yapmak istemesi arasında bana göre hiçbir fark yok.
Bizim dizaynımız zaten ölüme karşı savaşmak!
Yaşlılığı asla kabul etmemek lazım. Ben yaşama saygı duyuyorum. Yaşlanmak, yaşam enerjisinin azalmasıyla artan bir süreç.
Yaşlanmayı kabul etmek demek, eninde sonunda ölümü kabul etmek demek.
Bu insan varoluşuna ve onuruna aykırı bir şey.
Böyle bakmak lazım. İddialı olmak lazım. Bu kötü bir şey değil."
- Niye estetik ameliyat yaptırmaktan ya da olduğumuzda bunu söylemekten utanıyoruz peki?
"Toplumda bu stigma kabul edilmiş. Eğer bir arkadaşın senin estetik ameliyat olmana karşı çıkıyorsa bil ki, senin güzel olma durumunu kıskanıyordur."
- Peki annem beni kıskanıyor mu yani? Annem çok karşı?
"O, yapılmış kötü örneklerden yola çıkarak kızını korumaya çalışıyordur. Yaşamda kalmaya çalışmak, genç ve dinç kalmak istiyorum; bunun için de elimden geleni yapıcam, demek lazım bağıra bağıra."
"İsyan et, isyan et, isyan et batan güneşe!"
Sevdiği şiirin mısralarından alıntıyla. "Benim hayat mottom bu" diyor Tunç.
"Hepimiz pes etmeyen insana saygı duyarız. Bu da böyle bir şey. İnsanın genç kalma, sağlıklı kalma isteği çok normal bir istek.
İyi oldukça; daha iyi nasıl olurum yolculuğu, sonunda duramamayı da getiriyor tabi. Onun için çok iyi bir cerrahının olması lazım ki, seni bu yolculukta doğru yönlendirsin. Tıpkı iyi bir avukat gibi..."
- Peki her cerrahın uzmanlık alanı yok mu?
"Bir grup hasta karın germe ameliyatında beni çok iyi bilir, başka bir grup göğüs yapma, başka bir grup yüz germe için gelir.
Onun iyi olduğunu gören arkadaşları da, beni o konuda iyi ve uzman olarak görür. Yani aslında kulaktan kulağa yayılan bilgiler yaratıyor bu algıları.
İyi eğitimin yanı sıra, kişisel dokunuşlar da çok önemli. Ben dünyada en iyi olan doktorların yanına gidip o işi en iyi yapanlardan öğrendim. Karın germe, yüz germe, kök hücre askı. Bunları iyi yaparım.
Bu meslekte estetik algın yoksa başarılı olamazsın. Sanattan, felsefeden iyi anlayan ve dil bilen doktor olmak başarı için şart.
Hasta ile benim isteğim uymuyorsa, zaten o ameliyatı da yapmam. Başarılı bir ameliyat için bu çok gerekli.''
"Genç hastalar 18-25 yaş grubu, genelde belli bir nedenle gelir. Onlar meme büyütme ve burun ameliyatı isterler çoğunlukla.
Bir üst yaş grubu hamilelik döneminden sonra gelenler. Onlar da genelde karın germe ameliyatı isterler. Ortada bir problem vardır zaten. Bu estetik bir ameliyat değil, bu bozulan şeyi düzeltme operasyonudur.
Ben hastalarda 'kendisi için iyi bir şey isteme' konusunda en çok 'suçluluk duygusu yaşama' haliyle karşı karşıya kalıyorum."
Üçüncü grup ise 45 yaş sonrası gelenler. Bu grup yaşlanmaktan kurtulmak onu önlemek için çaba veren gruptur.
Bu ameliyatlar insanların 'bedensel ve ruhsal sağlığı' için bir ihtiyaç.
Zihninin gücü, vücudunun gençliğini etkiler. Kendini yaşlı hissettikçe yaşlanmaya devam edersin. Bunun klinik sonuçları var."
- Niye Londra'dasın peki?
"Oğlumun okulu için geldim. Denkliğim olduğu için de, burada da çalışmam kolaydı. O arada da Codagan Clinic'in sahibi, İngiliz plastik cerrah Bryan Mayou, beni kongrelerden ve yayınladığım bültenlerden tanıdığı için, birlikte çalışmayı teklif etti. Neden olmasın, diye düşündüm.
İngiltere'de rejeneratif tıp konusunda çok fazla doktor yok. Londra'da geçen sene Bryne ile birlikte bir ilke imza attık. Royal Society of Medicine yani Kraliyet Tıp Akademisi'nde düzenlendi. Dünyanın her yerinden 20 doktor geldi. 160 cerrah da bunu izledi. Ameliyatlar Codogan Clinic'te oldu, canlı olarak salona verildi. 2 gün süren bu kongre Rejeneratif tıp konusu ile ilgili olduğu için çok ilgi çekti.'
Bu ülke işini iyi yapanları ödüllendiren bir ülke. Son dönemde yaptığım işlere BBC ilgi gösterdi. Kliniğe gelip yaptığım ameliyatı çekip, yayınladı.
Buranın meşhur dergisi Tatler'de UK'in en iyi yüz ameliyatı yapan üç cerrahından biri olarak beni seçti.
BBC ONE-The Truth About Non-Invasive Facial Surgery
- Kendini nasıl geliştiriyorsun?
Çok kongreye gidiyorum. Konuşma yapıyorum. Eğitim vermek, eğitim almayı da gerektiriyor. Covid - 19 öncesi ayda en az iki kongreye katılmaya özen gösteriyordum.
Çok sevdiğim bir laf var.
'Yıldızlara uzanmaya çalış. Onlara ulaşamazsan bile, boyun uzar!'
- Genç plastik cerrahlara ne önerirsin?
"Başarı çok çabuk gelmiyor. Eğitim almadan, kendini geliştirmeden olmaz.
10 yıldan önce de kolay kolay gelmez.
Belli konularda kurslara katılmalarını, değişik ameliyat tekniklerini farklı ülkelerde izlemelerini öneririm.
Ben ameliyatlarımı, gelip izlemek isteyen doktorlara açıyorum."
- Peki kıskanmıyor musun? Ya senden öğrenip daha iyi olurlarsa?
"Bilgi nehir gibi akmasına izin vermezsen yenisi gelmiyor. Ayrıca ben kendimi yetiştirmeye çalışıyorum, yanıma gelen genç cerrahların soruları beni geliştiriyor. Hep birlikte öğreniyoruz.
Benim yanıma gelip ameliyatlara girip izlemek isteyen yabancı doktorların sayısı Türkler'den daha çok. Kültürel bir şey olabilir bu.
Amerikalılar, Brezilyalılar geliyor mesela."
- Sana göre dünyadaki en iyi plastik cerrahlar nerede?
"Brezilyalılar çok iyi, Amerikalıların bir kısmı çok iyi, İsrailliler iyi, Türkler çok iyi, Fransızlar da fena sayılmazlar."
- Erkekler plastik cerrahiye ilgi gösteriyor mu?
"Üst göz kapağı sarkma ameliyatı ve liposuction ameliyatlarını istiyorlar."
- Peki İngiliz hasta ve Türk hasta arasındaki benzerlikler farklılıklar ne?
"Bana gelen hastalar genelde yapılan şeyin doğal olmasını isteyen hastalar. Dolayısıyla da en çok bu konuda soru alıyorum. Hem Londra'da hem Türkiye'de.
Sadece '5 yıl önceki halimi istiyorum' diyenler doğal ameliyat isteyen hastadır dolayısı ile benim için de doğru hasta profilidir.
Bir de tabi, 'Bu ameliyata ihtiyacım var mı?'
Bunun cevabını doktora doğrulatmak isterler.
Türkiye'de ameliyat sonrasındaki davranışlar daha farklı. Daha çok ilgi talebi var. Burada ise işin akış süreci var. Dolayısıyla hasta ona bağlı kalıyor. Bunun sağlık sistemiyle de ilgili olduğunu düşünüyorum."
Burada doktora güven daha yüksek. Sistemin çalışması çok önemli.
Ağzından çıkan şey neyse o. İngiltere'de plastik cerrah sayısı az. Türkiye'de 1500 plastik cerrah varken burada 300 cerrah var."
Bu sohbetin sonunda şunu düşündüm; her ne yapacaksak bunu bir ihtiyaçtan dolayı yapıyoruz.
Bunun utanılacak bir tarafı yok! Bu psikolojiden kendimizi kurtarmak çok önemli. Bir diğeri de, "Kime ameliyat olacağız, bu konuda uzman mı?"
Bunu iyi araştırmak gerekiyor. Netice de zor bir karar. Üstelik bütçe itibarıyla da ucuz operasyon değil bunlar. Geri dönüşü yeni ameliyatları da gerektirebilir.
Ayrıca en iyi olduğunu düşündüğümüz doktorların bile mutsuz hastaları olabiliyor. Bazısı yapılan sonuçtan memnun olmuyor, bir başkası ameliyat sonrası ilginin yetersizliğinden bahsediyor.
İçinize sinen doktor sizin için en iyi doktor. Ama plastik cerrahi eğitimi almış olması ise en önemli unsur.
Aşıyı dört gözle beklerken hepinize sağlıklı bir hafta dilerim. Kalın sağlıcakla…
Haftaya görüşmek üzere...